. - 1116 Güncelleme - 1116 Yüz şişmesi nedir? Neden olur? sorusu vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Sabah şişik bir yüzle uyanmanın nedeni gece yatmadan önce yediğiniz bir şeye vücudun verdiği alerjik tepkisi ya da böcek sokması olabilir. İşte detaylar... Sık rastlanan bir durum olan yüz şişmesi bazı hastalıkların belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu hastalıklar arasında tiroid, karaciğer, böbrek veya kalp ile ilgili sağlık sorunları gösterilmektedir. Vücudun Su Tutması Özellikle göz altında sabahları görülen şişliğin ana nedeni vücudun su tutmasıdır. Suyun fazla miktarda depolanmasının nedeni aşırı tuzlu beslenme ile kandaki sodyum oranının yükselmesi, çok sıcak ve nemli hava ve güneş yanıkları olabilir. Ayrıca birçok farklı hastalık nedeniyle alınan bazı ilaçların vücudun su tutmasına neden olduğu bilinmektedir. Gebelik, menopoz ve regl dönemlerinde yaşanan hormonal dalgalanmalar fazla suyun atılamamasına neden olabilir. B vitamini eksikliği sıvıların depolanmasına yol açarak ödemler oluşturabilir. Vücudun kronik olarak aşırı su tutması bazı hastalıkların belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu hastalıklar arasında tiroid, karaciğer, böbrek veya kalp ile ilgili sağlık sorunları gösterilmektedir. Alerjik Reaksiyonlar Sabah şişik bir yüzle uyanmanın nedeni gece yatmadan önce yediğiniz bir şeye vücudun verdiği alerjik tepkisi ya da böcek sokması olabilir. Tüy, toz, polen gibi solunan alerjenler ve saman nezlesi yüzde şişlik meydana getirebilir. Diğer Olası Nedenler Cerrahi operasyon sonrası, vücudun iyileşme sürecinde sabahları şiş yüzle uyanmak normaldir. Aspirin, penisilin, sülfonamid ve glukokortikoid içeren ilaçların yan etkileri arasında yüzün şişmesi bulunmaktadır. Ağız bölgesinde yaşanan şişlikler diş apsesi nedeniyle oluşabilir. Göz zarında veya göz çevresinde meydana gelen enfeksiyonlar gözaltları ve göz kapağında şişliğe neden olabilir. İş yeri stresinin de bu hastalığa zemin hazırlayan sebeplerden biri olduğuna dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Kayahan huzursuz bağırsak sendromu ile ilgili önemli bilgiler verdi. İç Hastalıkları Uzmanı Kayahan, “İrritabl barsak sendromu, sık görülen kronik bir hastalıktır. Görülme sıklığı erişkinlerde yüzde 15-20’lere kadar kesimde oldukça sık rastlanmakta, bağırsak hastalıkları içinde doktora en sık müracaat edilen rahatsızlıkların başında gelir. En önemli belirtisi dışkılama alışkanlığının değişmesidir. Zaman zaman kabızlık ve ishal periyodları, karın ağrısı, dolgunluk, şişkinlik hissi, geğirme, mide de yanma, ekşime gibi hazımsızlık şikayetleridir. Hiçbir zaman kanlı dışkılama olmaz. Bu, psikosomatik bir hastalık olup, organik veya biyolojik herhangi bir nedeni yoktur. Hastanın yaşam süresini kısaltmaz, hayatı tehdit etmez ama yaşam kalitesini bozar” diye belirtileri nelerdir?Hastalığın gelişiminde en önemli sebeplerden birisinin stres, artmış korkular, panik ataklar, çalışma veya günlük yaşamda karşılaşılan sorunlarla baş edememek geldiğini dile getiren İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Kayahan, şunları kaydetti“Beyin ile vücudumuz arasındaki ilişki birçok örnekle net bir şekilde ortaya konabilir. Anksiyeteye neden olan bir durum ile karşı karşıya kalındığından iş yeri stresi, yarışma, imtihan birçok kişide emosyonel ve fiziksel bir cevap meydana gelir. Kişi bu esnada emosyonel olarak korku, Anksiyete iç sıkıntısı, stres veya şüphe hissedebilir. Fiziksel olarak ise terleme, çarpıntı, nefes darlığı, adale gerginliği, karın ağrısı bu emosyonel ve fiziksel tepkiler her bireyde farklılık gösterir. Bu tamamen kişinin o anda aklından ve vücudunda olanların farkına varma derecesi ile ilgilidir. Çoğu kişide hedef organ bağırsaklardır. Bağırsaklar, gıdaların sindirilme ve artıkların dışarı atılması işlevini beyinden bağımsız olarak otonom sinir sisteminin kontrolünde stres ve yoğun baskı anında beyinin gönderdiği karmaşık uyarılar, kendi kendine düzenli çalışan bağırsak sinir sistemini de etkiler. Tüm bunların sonucunda irritabl bağırsak sendromunda gözlenen olaylar istemsiz olarak gelişir. Stres anında santral sinir sistemi ve diğer sinir sistemleri arasındaki yakın ilişki nedeni ile gerek direkt uyarı, gerekse salgılanan hormonlar aracılığı ile barsak hareketleri da karın ağrısı ve ishal’e neden olur, ayrıca şişkinlik ve gaz şikayetlerini beraberinde getirir. Bağırsağın kas tabakasında gevşeme ile sindirim artıkları barsak içinde birikerek gevşek karın duvarı olanlarda özellikle bayanlarda karında şişmeye, gerginliğe ve ağrıya neden olur. Hastalığın altında yatan neden organik veya biyolojik sebep değildir, bağırsak kaslarının fonksiyonunda oluşan bir hastalık ama...Beslenme biçimi, ruhsal durum, stres, iş yoğunluğu, iş gücü altında ezilme, seyahat, yaşamda bazı yeni başlangıçlar iş değiştirme, evlenme, boşanma, şehir değişikliği vb... seyahatler bireyden bireye değişen oranlarda bu hastalığa neden bağırsak sendromu ile beraber yaşamak zordur. Beklenmedik zamanda ortaya çıkan ağrılar, sık sık dışkılama, kötü kokulu ishal veya kabızlık sosyal yaşamı etkiler. Günlük yaşamda aşırı tüketilen kahve, çay, sigara, düzensiz beslenme, alkol zaten hassas olan bağırsağı daha da olumsuz etkiler, şikayetler artar. Bütün bunlar yorgunluk, depresyon, isteksizlik ve uyku bozukluğuna, iştahta azalmaya sebep süreli bir hastalık olmasına karşın herhangi bir komplikasyona sebep olmaz. İşlevsel bir hastalıktır, kansere, kanamaya, ülseratif kolite neden bir hastalıktır, fakat nadiren ömür boyu sürer çok az kişide devamlılık gösterir. Yaşam içindeki stres faktörlerinin ortadan kalkması ile ve kişinin yaşam şeklini, işini ve aile ilişkilerini düzenlemesi ile hastalık tamamen düzelebilir. Öncelikle bir hekime başvurulmalı. Hekim hastasına organik, yapısal bir hastalığı olmadığını zengin gıdalar, kabızlığın ön planda olduğu hastalarda yarar sağlar. Karın ağrısı ön planda olan hastalarda spazm çözücü ve barsak hareketlerini düzenleyici ilaçlar kullanılır. Anksiyete bozukluğu olanlarda anksiyolitik verilebilir.” Prof. tümörler arasında görülme sıklığı ortalama yüzde 5 olan kemik tümörlerinin her yaş grubunda ortaya çıkabileceğini vurgulayarak, vücutta oluşan şişlikler ve şikayetlerin önemsenmesi gerektiğini vurguladı. kemik tümörleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Vücudun her organında olduğu gibi yumuşak dokuda ve iskelet sisteminde de iyi ve kötü huylu tümörler görülebileceğini anlatan Necmioğlu, “Kötü huylu tümörlerin büyümesi ve gelişmesi sınırsızdır. Vücudun diğer organlarına da yayılabilir. İyi huylu özellikte olanlar ise bazen hiçbir belirti vermez ve farklı amaçla yapılan görüntüleme tetkiklerinde ortaya çıkar. Vücuda yayılımı ise çok ender olarak görülür" ve ağrıyı önemseyinKemik tümörlerinde ağrı ile birlikte, vücutta oluşan şişlikler ve karşı uzuvdan farklı şekil bozukluklarının önemli bir belirti olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Necmioğlu, “Eğer herhangi bir bölgede şişlik varsa, ağrıya yol açıyorsa, zamanla büyüyor ve yaşam kalitesini olumsuz etkiliyorsa, zaman kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Bunlarla beraber vücutta oluşan lekeler ve lenf nodülleri de hastalığın habercisi olabilir. Çoğu zaman darbe, zorlanma ya da soğuk algınlığına bağlanan ve önemsenmeyen bu belirtiler, çeşitli ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar ile geçiştirilerek, hastalığın erken tanı şansı tehlikeye atılmaktadır. Oysa kemik tümörlerinde de erken tanı ve tedavi, yaşamsal önem taşımaktadır" diye ile bütün veriler ortaya çıkarHastalığın tanısının, detaylı muayene ile birlikte doktorun yönlendireceği, BT, MR ve Pet-CT gibi uygun görüntüleme tetkikleri ile konulduğunu anlatan Necmioğlu, şu ifadelerde bulundu“İleri görüntüleme yöntemlerine rağmen kesin tanı konulamayan durumlarda biyopsi yapılması gerekir. Biyopsi, var olan bir tümör ve bunun yapısı hakkında tüm verileri ortaya koyan kesin tanı yöntemidir."Cerrahi işlemlerle hastanın yaşam kalitesi artarKemik tümörlerinde tanı konulduktan sonra tedavinin tümörün yapısına ve durumuna göre belirlendiğine işaret eden Necmioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü“Günümüzde, kemoterapi, radyoterapi ve koruyucu cerrahiler ile yumuşak doku ve kemik tümörleri tedavi edilebilmektedir. Özellikle tümör nedeniyle oluşan kırıklarda ortopedik cerrahi işlemler hastanın yaşam kalitesini artırmaktadır. Bazen etkilenen doku ve tümör tamamen alınarak yerine, kemik ve benzeri doku nakilleri yapılabilmektedir. Ayrıca yine bazı durumlarda tümör protezleri ile kemik ve eklemlerin yapay maddelerle değiştirilmesi gerekir ki günümüzde, tüm kemik ve eklemlerin gelişmiş protezlerine ulaşmak mümkündür." Alternatif tıp’ olarak adlandırılan hacamat ve sülük tedavisi özellikle son yıllarda çok fazla yaygınlaştı. Öyle ki, bu yöntemler sırasında başına ilginç olaylar gelen insanların hikayelerini de çok sık duymaya ayında Şanlıurfa’da bir Hacamat kazası yaşanmıştı. Hemoroid hastası bir kişinin tedavi için hacamat yaptırırken bardağın anüs bölgesine kaçtığı ve ameliyat olduğu haberleri medyada yer almıştı. O dönem bu konu çok konuşulmuş, hacamatın faydaları ve zararları mercek altına günlerde de sülük tedavisi ile ilgili korkutucu bir haber gündem oldu. Hemoroid sorunu yaşayan 42 yaşındaki Ebru B., çareyi sülük tedavisinde aramak istedi. Fatih’te, bir apartman dairesinde, zilinin üzerinde sağlıkçı’ yazan bir kişi tarafından yaptırdığı sülük tedavisi sonrası Ebru B., ölümden bölgeye konan sülük bir türlü tutunamayınca, doktor olduğunu söyleyen görevli bölgeye jiletle müdahale etti. Doktor olduğunu iddia eden şahıs, kanamanın bir gün boyunca sürebileceğini de söyledikten sonra seans ücretini aldı ve Ebru B.’yi evine giderken kanaması artan kadın, evde banyoya girmek istediği sırada ise kendinden geçti, bilincini kaybetti. Saatlerce banyoda kalan kadın, şans eseri annesinin eve gelmesiyle hemen hastaneye kaldırıldı ve bu korkutucu olay sonrası sülük tedavisi yeniden gündem oldu. Her şeyden önce bu tedavi yönteminin tıpta yerinin olup olmadığı çok merak tedavisi ile ilgili merak edilenleri konunun uzmanlarına sorduk. Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay ile Dermatolog Yasemin Fatih Amato bir noktada hem fikir “Bu konuda bilimsel olarak yapılmış ciddi bir çalışma bulunmuyor.”İşte sülük tedavisi hakkında merak edilen 7 soru 7 yanıt…'SAĞLIK BAKANLIĞI'NIN KRİTERLERİNE GÖRE YAPILMALI'1- Sülük tedavisi tam olarak nedir?Zekayi Kutlubay Sülük tedavisi hirudoterapi olarak bilinir. Tıbbi sülüklerin kişinin şikayetine uygun belirli noktalara tercihen akupunktur noktaları yerleştirilmesiyle; yeni kan akışı, toksik maddelerin dışarı atılımı gibi pek çok fayda sağlayan geleneksel tıp tekniğidir. Genellikle iki cins sülükle bu tedavi yapılır. Bunlar Hirudo medicinalis ve Hirudo verbana türü sülüklerdir. 4 – 6 aylık sülükler kullanılarak yapılan bir tedavi Fatih Amato Alternatif tıp olarak diyebileceğimiz tedavi şekillerindendir. Her tedavide olduğu gibi ehil ellerde yapılması gerekmektedir. Özellikle Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu kriterler ve yetkili sertifikaya sahip kurumlarda yapılmalıdır.'VÜCUT AĞRILIKLARININ 3-10 KATI KAN EMERLER'2- Sülüğün kan emme sırasında vücudumuza salgıladığı maddelerin olduğu söyleniyor. Örneğin kanın pıhtılaşmasını engellediği, oluşmuş pıhtıyı erittiği ya da ağrı kesici özelliğe sahip olduğu gibi… Bu konuyu anlatır mısınız?Zekayi Kutlubay Sülükler konağa kuyruk emicisiyle yapışır ve baş emicisi ile ısırır. Ağrı oluşturmadan deriyi ağızlarında bulunan keskin dişleriyle delerek kan emmeye başlarlar. Salgısında lokal anestezik, pıhtılaşmayı önleyen, histamin benzeri damar genişleticiler vb. çeşitli maddeleri bu bölgeye salarlar. Sülüklerin tedavi edici özellikleri kan emerken vücuda verilen salgıda gizlidir. Bu salgı şu ana kadar izole edilebildiği kadarıyla 100′den fazla biyoaktif madde bazıları pıhtılaşma önleyicileri, trombosit toplanma inhibitörleri, damar genişleticiler, anestezik, antimikrobik ve anti-enflamatuar maddelerdir. En önemli bileşenlerinden biri hirudin olup, pıhtılaşma karşıtı ve pıhtılaşma önleyici etkiye sahiptir. Sülükler vücut ağırlığının 3-10 katı kadar kan emer vücut ağırlığı arttıkça emdiği kan miktarı da artar. Sülükler bir yıla kadar beslenmeksizin yaşamını sürdürebilir. Sülükleri genellikle bidonlar içinde bu şekilde Sülüğün pek çok türü var. Tıpta kullanılanları hangileri? Yasemin Fatih Amato Hirudo medicinalis ve Hirudo verbana türü sülükler tedavi edici olarak kullanılıyor. Sertifikalı sülük üretim çiftliklerinde üretilen ve daha önce hiçbir canlı ile temas etmemiş sülükler tek kullanımlık olarak uygulanmalı ve uygulama sonrasında uygun şartlarda yok edilmeli.'HERHANGİ BİR CİDDİ ÇALIŞMA, KANIT YOK'4- Sedef, egzama gibi cilt hastalıklarının yanı sıra vajinal hastalıklar ve hemoroid için de sülük tedavisini yapılıyor. Sülüğün bu hastalıklarda tedavi olarak kullanılmasının literatürde bir yeri var mı?Zekayi Kutlubay Sülüklerin ağız salgısında birçok biyoaktif molekül bulunuyor. Bu moleküllerin antiinflamatuar iltihap baskılayıcı, pıhtılaşma azaltıcı, antimikrobiyal ve kollajen düzenleyici etkisi olduğu bazı çalışmalarla ortaya kondu. Bu nedenle bazı hastalar bu tedaviden fayda göreceğini ve egzama aslında mikrop içermeyen ama iltihaplı bir deri hastalığıdır. Kulağa bu nedenle sülük bu hastalığın tedavisinde kullanılabilir şeklinde hoş geliyor. Ancak sedef hastalığı travma ile, yani basit bir kaşıma veya deriyi çarpma/vurma gibi durumlarla bile yayılabilir. Bu açıdan dikkatli olmak konularda bilimsel olarak yapılmış ciddi bir çalışma bulunmuyor. Hemoroid aslında bir çeşit varis olarak nitelendirilebilir ve bu nedenle de sülük tedavisi kullanılmaktadır. Ancak bu bölgenin deri yapısının oldukça hassas ve ince olduğu akılda tutulmalıdır. Öte yandan şunu söyleyebilirim ki bu tedavinin kanıta dayalı tıpta yeri çağlarda sülük tedavisi adetin gelmesini sağlamak veya kısırlık için kullanılmış ancak güncel literatürde sülüklerin vajinal uygulaması ve yararlarına dair herhangi bir kanıt da tedavisinde bir vakaya şahit olup olmadığını sorduğumuz Prof. Dr. Zekayi Kutlubay şöyle anlatıyor Şu an Türkiye’de bazı tıp fakültelerinde geleneksel ve tamamlayıcı tıp GETAT bölümleri var. Benim şahsen uyguladığım bir tedavi değil, fakat üniversitemizin Avcılar yerleşkesinde kurulan GETAT merkezimizde uygulanıyor. Kendi öğrencimin bir hastası olmuştu. Behçet hastalığı olan bir hastası eklem ağrıları için sülük tedavisi yaptırmıştı ve sülüğün koyulduğu her yerde damar iltihabı olmuştu. Hasta hastaneye yatırılarak damardan antibiyotik ve kortizon tedavisi kullanmak zorunda kalmıştı.'YANLIŞ UYGULAMA HAYATİ SONUÇLARA NEDEN OLABİLİR' 5- Sülük tedavisinin zararları var mı?Yasemin Fatih Amato Sülükler kendi başlarına hareket eden kan emici canlılardır. Tedavi sırasında, tedaviyi yapan kişiye uyacağı tahmin edilir ama aksi de olabilir. Burada püf noktası ehil uygulamacılar ve tedavi sürecinde sürekli kontrolün elden bırakılmamasıdır. Başarısız uygulamalara baktığımızda belirttiğim iki sebepten birinin yapılmadığını görebilirsiniz. Göz kapağı ve çevresi, avuç içi ve ayak tabanı, önemli ana damarların üzerine boyun, çene altı, koltuk altı, kasık bölgesi yapılacak bir uygulama hayati sonuçlara neden Kutlubay Sülüklerin sindirim enzimleri olmadığından emdikleri kanın parçalanması için Aeromonas’lar gibi çeşitli bakterileri taşırlar. Tedavi esnasında sülüklerin insanlara bulaştırdığı A. hydrophila ve A. veronii türü bakteriler % 4 - 20 oranında enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Bu bakterilere bağlı olarak da hirudoterapi uygulanan hastalarda yumuşak doku enfeksiyonları görülebilir. Özelikle boğaza, burna tutunduğunda aşırı şişen sülük tıkayıcı ENFEKSİYON, KAN YOLUYLA BULAŞAN HASTALIKLAR...6- Sülükle bulaşan hastalıklar neler? Kan yoluyla bulaşan hastalıklar bu tedaviyle geçer mi?Yasemin Fatih Amato Sülüklere bağlı hastalığın oluşma riski de bulunuyor. Bu hastalığa hirudiniasis’ deniyor ve iki şekilde görülüyor. İlki; cilt üzerinde görülenidir. Kanamanın yanı sıra bu alanda şişlik, kızarıklık, kaşıntı, ürtika plağı, bül ve nekroz gelişebiliyor. Mikrobik ve alerjik semptomların görülmesi olasıdır. İkincisi de iç organlarda görülenidir. Sülüklerin iç organlarda yaptığı paraziter hastalıklardır. Bilerek ya da farkında olmadan vücut içerisine giren sülüklerin oluşturduğu tedavilerinde kullanılan sülükler özel sertifikalı çiftliklerde yetiştirilen, doğru ortamlarda muhafaza edilen ve işlem sonrasında doğru şekilde bertaraf edilenler olmalıdır. Aksi durumda kan yoluyla bulaşan hepatit türevi hastalıkların görülmesi olasıdır. Zekayi Kutlubay Sülüklerin üç adet çenesi ve küçük sivri dişleri vardır. İnsan derisine konulduğunda bu dişleri geçirerek kan emmeye başlar ve kendi salgısında bulunan pıhtılaşma önleyicileri insan vücuduna verir. Yani iki canlı arasında bir kan alışverişi olur. Bu nedenle de kan yoluyla bazı hastalıkların bulaşması teorik olarak mümkündür. Burada en önemli husus aynı sülüğün tekrar tekrar kullanılmamasıdır. Tıbbi sülük kişiye özel olmalıdır. Hastalıklar insandan insana yayılabilir. Ayrıca sülüğün salgıladığı bazı maddeler lokalize deri alerjisine yol açabilir ve bunları tedavi öncesinde öngörmek mümkün değildir. Bunun dışında yatkın olan hastalarda kanama bozukluklarına yol her tür enfeksiyonun bulaşması mümkündür ve özellikle antibiyotiklere dirençli bazı bakterilerin bulaşması da söz konusu olduğu için dikkatli Sülük uygulaması eğer yapılacaksa kimler tarafından yapılmalı?Zekayi Kutlubay Öncelikle hastalar hekim olmayan kimseye sülük tedavisi konusunda itimat etmemeli ve ehil ellerde tedavi olmalıdır. Hekim tedavi öncesi hastasının kansızlık durumunu, olası kan pıhtılaşma bozukluklarını ve tedaviyi engelleyebilecek diğer durumları değerlendirerek süreci yönetir. Ayrıca 18 yaş altı çocuklara, gebelere ve emziren hanımlara sülük tedavisi uygulanmamalıdır. Sülük tedavisi bu eğitimi almış bir hekim tarafından ya da onun gözetiminde yapılmalıdır.

sülük yaptırdıktan sonra şişlik neden olur